DUYGUSAL SiNYALLER

“Kaygısız biri olmak istiyorum!”, 

“Üzülmek istemiyorum.”, 

“Korkmamak istiyorum.”,

“Öfkelenmeyen birisi olmak istiyorum!” …

Sizce bu istek ve temennilerin ortak özelliği nedir? 

Hepimizin hayatından tanıdık oldugunu sandiğim bu sözler aslinda, bizde rahatsizlik oluşturan ve baş etmekte zorlandığımız temel birtakim duygulardan -tabiri yerindeyse- kurtulmak ve elbette ki kendimizi korumak amacını taşıyor öyle degil mi? 

Peki biraz durup düşünelim; istemediğimiz ama söz de geçiremediğimiz bu duygu durumlari acaba neden var?  Bir duyguyu hissetmeyi istemek ya da istememek mumkun mu? Eğer mumkunse, kendimizi o duygudan muaf tutarak nasil bir fayda elde edeceğiz hic dusundunuz mu? 

Duygularin bünyemizdeki varligi bir bilgisayar programi ya da cep telefonu aplikasyonu yüklemek kadar kolay ve istemli gelismiyor kuşkusuz.  Duygularımızın hayatımızdaki fonksiyonu o kadar erken bir dönemde devreye giriyor ki, başlarda bir bebegin çevreyle olan etkileşimi tamamen duygusal ve bedensel sinyaller sayesinde gerçekleşiyor. Dünya ile ilk temasimiz, duygu repertuarimizi bir bir sergilememizi sagliyor. Entelektüel kapasitemizin henuz olgunlaşmadığı erken dönemlerde duygusal sinyaller hepimiz için son derece işlevsel ve hayati oluyor. Ancak büyümekle ve yetiskin olmakla da bu kapasitemiz elbette ki -ve de iyi ki de- yok olmuyor. Bazilarimiz duygularinin daha kolay farkina varip adini koyabiliyor, bazilarimiz ise bu konuda daha ketum veya temkinli olabiliyor. Hayat deneyimlerimiz ve öğrendiklerimiz bizi bazı duygularimizi bastırmaya, bazilarini yadsımaya ve hatta kendimizi duyarsızlaşmaya götürebiliyor. Oysa ki duygular onu hisseden bireyin kendi gerçekliğine ait ve spontan; icsel ve cok cesitli;  hayati ve de insani bir yasam olayidir hepimiz için. 

Duygular hayatımıza yön verebilmemiz için bize en derinlerden ulaşan ve en gerçek sinyallerimiz !

Duyguyu hisseden, fark eden, anlamlandiran, arkasindaki ihtiyaci goren ve hem kendi hem de cevresi ile temas kurup harekete geçip benliğini doyuran biri olabilmek, yasamsal faaliyetlerimiz icin yeterince onemli ve besleyici.  

Bir duygu ne gibi sinyal taşıyabiliyor, iki ayri diyalog ile anlamaya çalışalım:

-Diyalog 1-

Su an ne hissediyorsun?

Mutlu ve huzurluyum.

Sana kendini mutlu ve huzurlu hissettiren şey tam olarak nedir? Ne zamandan beri böyle hissediyorsun?

Biraz önce kardeşim aradi ve akşam ailece bir yemek için beni ve eşimi evlerine davet etti.

Bu olayin nesi sana huzur verici, mutluluk verici geldi?

Ailemle uzun süredir kısmen saglik sorunlari, kısmen de islerden guclerden oturu görüşemiyorduk. Bugun kardesimden o telefonu alınca hepsini ne kadar özlediğimi fark ettim ve aslinda ihtiyac duydugum yakinlik ve birliktelik icin benimle temasa gecmesi bana acayip iyi geldi ve gercekten cok mutluyum. 

Aile bağları ve yakin iliskiler onem verdigin ve sana da iyi gelen bir şey diyebilir miyiz?

Kesinlikle öyle. Arayi acmak bana iyi gelmiyor sanirim, bunu önceden bu kadar net görememiştim. Bir telefon ve kardesimin o candan sesi ile karşılaşmak benim için dünyalara bedel. Sanırım bu durum benim hayatimda öncelikli birsey. O zaman daha cok bunu yaşamak istiyorsam daha cok bununla ilgili sorumluluk da alabilirim diye dusunuyorum su an. 

Cok guzel olur elbette. Sana iyi gelen şeylere hayatinda daha cok yer vermen ve bunun icin yeri geldiğinde harekete geçmen super olur. Mutluluk senin hakkin:)

-Diyalog 2-

Su an ne hissediyorsun?

Kaygili ve gerginim.

Sana kendini kaygılı ve gergin hissettiren şey tam olarak nedir? Ne zamandan beri böyle hissediyorsun?

Dun yöneticimden bugun icin bir toplanti daveti geldi. Konu olarak performans görüşmesi demis ve başka bir aciklama yapmamis. Dolayisiyla dun o maili aldigimdan beri tadim kacmis durumdayim. Ama en cok da kaygiliyim.

Bu olayin tam olarak nesi sana kaygi verici geldi?

Mesajı gönderen kişinin yöneticim olmasi ve konunun da performansim ile ilgil olmasi.

Yöneticinin senin performansin ile ilgili düşünceleri mi kaygılandırıyor seni?

Evet onun gibi birşey sanırım. Hicbir aciklama yazmamasi da buna tuz biber oldu. İcten ice cok da basarili bir calisma yili gecirmedigimi bildiğimden bu maili bir tehdit ve tehlike olarak görüyorum galiba. Yeterince basarili bir calisma yili olmadigini daha önce de bir kac defa konusmak durumunda kalmıştık. Ve evet tam olarak basarisizligim ile kendim haricinde biri ile daha da önemlisi yöneticim ile yüzleşeceğim icin gergin ve kaygiliyim.

Duygularinin adini koyabilme ve bunlarin senin icin nasil bir sinyal oldugunu okuyabilmen harika! Kisaca senden anladigim: basarisizlik ve bununla ilgili hesap vermek durumunda olmaktan ötürü kaygılısın. Doğru mu?

Bu kaygi sana kendinle ilgili bir şey fısıldıyor desem ve  bir cesit alarm sistemi gibi seni korumak istiyor desem, bu sana ne dusundururdu? O sese kulak versene?

Böyle düşününce kaygılanmam normal gibi geldi bana. Basarisiz olmak benim icin tehlikeli bir durum ve basarili olmayi da önemsenmek ve onaylanmak gibi görüyorum. Bu kendimi bildim bileli böyle! Öğrenciyken de veli toplantılarında hep böyle seyler yasadim. Basari kendimi değerli hissetmek için bugüne kadar bildigim belki en önemli arac elimde. Evet bu sene gecen senelere gore basari dusuk ama bunun makul aciklamalari var. Basarili olmaya her zaman önem verecegim kuşkusuz ama daha çok kendimi bu görüşmeye hazirlamam bana daha iyi gelecek gibi. Kendimi ne kadar iyi ifade eder, verilerimi ve gerekçelerimi o kadar iyi sunarsam bence bu da benim icin bir basari sonuçta.  Basarili bir hayat her zaman %100 performans ve is sonuclari olmuyor sanirim. Kendini anlamak da bir basari sonuçta:)

Basariya verdigi önem ve arkasinda yasadigin değerli olma ihtiyacına sahip ciktigini goruyorum, cok basarili bir sekilde üstelik:)  Kaygi gibi rahatsiz edici bir duygudan yola cikip da neler keşfettin kendinde baksana! İşte tıpkı bunun gibi bizi rahatsiz eden yoğun duygular aslinda bizi engellerden, tehlikelerden, tehditlerden korumak ve ihtiyacimizi görüp kendimize sahip cikmak, belki de önlem almak konusunda uyarmak için gelişmiş bir yanıt olabiliyor. Her duygu bir deneyim sonuçta!

Siz de kendinizde herhangi bir anda hissettiginiz ve sizi etkileyen bir duygu durumunu benzer sekilde değerlendirip, kendiniz için etkin bir kilavuz olmasini saglayabilirsiniz. Yapmaniz gereken temel sey duygunuza ve dolayisiyla kendinize sahip çıkmak ve o duyguyu hisseden yanınızla bir diyalog içinde olmak. 

Unutmayalim ki; duygu, duyulmak icin var. Kimbilir belki de, bazilarimizin olaylar karsisinda sezgileri ile hareket edip yasamlarina dair tatmin edici sonuclar elde ettiklerini söylemeleri hep bundandir.